30 Mart 2011 Çarşamba

PAZARLAMA İLETİŞİMİ NEDİR VE NİÇİN GEREKLİDİR?

    
      Gerek Türkiye'de gerekse dünyada pazarlama iletişimiyle ilgili binlerce kaynağa ulaşmak mümkün. Ancak bu kaynakların çok büyük bir bölümü kaşları uzamış, sıkıcı akademisyenler tarafından kaleme alındıklarından üslupları da bir o kadar keyifsiz, uyku getirici şekilde. Bu yazımda pek çok kaynaktan derlediğim görüşleri bir araya getirip daha anlaşılır bir üslupla okuyucuyu sıkmayan, az ama öz bir şekilde aktarmaya çalışacağım.
    
     American Marketing Association'nın tanımına göre, pazarlama "Bireysel ve kurumsal amaçları tatmin edecek değişimleri sağlamak üzere ürün, hizmet ve fikirlerin şekillendirilmesi, fiyatlandırılması, dağıtımı ve tutundurulmasını (iletişimi) planlama ve uygulama sürecidir.

     Çağdaş pazarlama anlayışı, iyi bir ürün geliştirip hedef kitleye çekici gelecek bir fiyat belirleyerek hedef kitlenin onu kolayca elde edebileceği duruma getirmekten çok daha fazlasını gerektirmektedir. Zira işletmeler var olan ve olası tüketicileriyle etkin bir iletişim kurmak zorundadırlar. Bu nedenle her işletme aynı zamanda bir iletişimci rolü de oynamak ve bunu sağlayacak pazarlama iletişimi sistemlerini planlamak ve yönetmek zorundadır.

     İşletmelerin pazarlama yönlü iletişimleri ise genellikle pazarlama karışımını (marketing mix) oluşturan bileşenlerden biri olan promotion(tutundurma) kavramıyla ifade edilmektedir. Philip Kotler'e göre ,tutundurma kısaca bir ürün, hizmet, kurum, kişi veya fikrin ilgili hedef kitlelere olumlu biçimde tanıtılıp benimsetilmesi amacıyla yapılan bilinçli, proglanmış ve koordine etkinliklerden oluşan bir iletişim sürecidir. Tutundurma alt karması ise advertising, sales promotion, public relations and personal selling'ten oluşmaktadır.

     Bu doğrultuda pazarlama iletişimi ise "Bir kuruluşun ürün ve hizmetleriyle ilişkide bulunduğu ve bulunabileceği tüm kesimlere neler vaddettiğini, neler sağlayabileceğini anlatmasını sağlayacak iletişim faaliyetlerinin tümüdür. Bu durumda, bilinen tutundurma karması öğelerinin yanı sıra ürünün stili, fiyatı, ambalajının şekli, rengi hattâ ürünün tüketicilere sunulduğu satış noktasının yeri ve nitelikleri, müşteri hizmetleri, satış sonrası hizmetler, destekleme etkinlikleri, doğrudan pazarlama vb. de pazarlama iletişimini etkileyen unsurlar hâline gelmektedir. 

     Peki günümüz pazarlama dünyasında pazarlama iletişimi niçin gereklidir? Bu konu üzerine de sayfalarca makale, onlarca kitap rahatlıkla yazılabilir. Ancak işin özü şu:  Fiyat, dağıtım ve ürün gibi araçlar bakımından işletmeler için rekabet şansı sona erdiğinden işletmeler rekabet çalışmalarını yaratıcılığın sonsuz olarak kabul edilebileceği iletişim alanında sürdürmeye başlamışlardır. Böylece pazarlama iletişimi önemli bir rekabet alanı olarak diğer rekabet araçları arasında farklı bir konuma oturmuştur.

     Son olarak bazı akademisyenlere seslenmek istiyorum: Lütfen kitap ya da makale yazarken Philip Kotler'den birebir çevire yapacağım diye saçma sapan, anlamsız, Türkçe dilbilgisi kurallarına uymayan cümleler kullanmayın. Eğer İngilizceniz yeterli değilse ya cümleleri bilen birine tercüme ettirin ya da ortaya kendi düşüncelerinizi koymaya çalışın!

28 Mart 2011 Pazartesi

KISSADAN HİSSEYE THE CUP

     11-12 Martt tarihleri arasında Marketing Türkiye ve MMI Türkiye'nin organizasyonuyla gerçekleştirilen Istanbul Adversiting Cup yani The Cup, 2010 yılında dört kıtada uluslararası yarışmalarda ödül kazanan işler arasından en iyilerin en iyisini seçti. Daha da önemlisi "Yaratıcılık Zirvesi"nde dünyaca ünlü reklamcılar ve profesyoneller, yeni trendleri, yaratıcılığı ve yaratıcılıkla beraber ödüllü işlerin etkinliğini tartışmaya açtı. Peki bu tartışılan konular arasında beni en çok etkileyen konuşma ve konuşmacı kim oldu? Şüphesiz hepsi çok önemli olan konuşmacılardan ikisi bende bambaşka tatlar bıraktı. Bunlar Leo Brunett Baş Kreatif Direktörü Mark Tuttsel ve Bartle Bogle Hegarty'nin Kurucu ortağı ve Yaratıcı Direktörü Sir John Hegart oldu.

          Leo Brunett Baş Kreatif Direktörü Mark Tuttsel "humankind" konulu yaptığı konuşmasında günümüzdeki pazarlamaya anlayışına bakıldığında dünyanın en önemli markalarının insanı merkeze almaya başladıklarını ve yaratıcılığın da insanî davranışlar yarattığında önem kazandığının altını çizdi. İletişimin temelinin insanî ihtiyaçlarla ilgili olduğunu ifade eden Tutssel 1980'lerin marka, 1990'ların fikirler ve günümüzün ise insan yıllarını olduğunu söyledi. Tutssel, reklamcıların ve fikir üretenlerin ofisten çıkıp insanların neler yaptığına bakmalarını gerektiğini ve sadece markalarla ilgilenmemeleri gerektiğini belirterek yaratıcıların kutunun dışına bakmaları gerektiğini ısrarla vurguladı ve insanların kaygıları, hayâlleri, düşünceleri nelerdir ve bunlar markayla hangi noktalarda kesişir? İşte bunlar üzerine düşünmek gerekiyor, dedi.

     Tuttsel son olarak markaların amaçlarını mutlaka insanlarla paylaşmaları gerektiğini ancak bu şekilde tüketiciyle sağlam bir ilişki kurabileceklerini ifade etti. Günümüzde aktif katılımcıların marka hikâyesinde rol almak istediklerini, eğer bu hikâye anlamlıysa ve duygulara hitap ediyorsa tüketicinin markaya cevap verdiğini söyleyen Tuttsel, katılım ne kadar genişse kampanya o denli etkili oluyor, diyerek sözlerini tamamladı.

     Reklam dünyasına yaptığı katkılarıyla Sir ünvanını kazanan tek reklamcı olan Bartle Bogle Hegarty'nin Kurucu ortağı ve Yaratıcı Direktörü Sir John Hegarty ise şöhretin markalar açısından önemine vurgu yaptı. Şöhretin rekabet baskısına direnmeyi sağladığına dikkat çeken Hegart karar verme sürecinin kısaltılması gerektiğini, bu aşamada şöhretin bu süreyi kısaltmada önemli rol oynadığını belirtti. Bir aktör film başı 20 milyon dolar alırken bir diğeri 100 milyon dolara aynı işi yapabilir, diyen Hegarty bunu sağlayanın da şöhret olduğunu söyledi. Hegarty, bir marka sadece onu satın alan insanlar tarafından değil, onu tanıyanlar tarafından yaratılır, diyerek konuşmasını tamamladı.
    
      Kıssadan hisse olarak şunu söyleyebilirim: 1. Tüketicinin içinde bulunduğu bir marka hikâyesi yaratmak zorunluluğu aşikardır,  2. Günümüzün aşırı rekabet koşullarında direnmeyi sağlayan ana faktörlerden biri olan şöhretin onu tanıyan insanlara tarafından oluşturulabildiği, 3. Yüzde yüz müşteri odaklı pazarlama iletişimi anlayışı olmadan başarının hayâl olduğu.

    
    

26 Mart 2011 Cumartesi

AŞK TESADÜFLERİ SEVER & ORGAN NAKLİ

    
     Bu yazımı okurken bu kadar romantik ve herkesin göz yaşları içinde izlediği sahneden sen bunu mu anladın, bunu mu gördün dediğinizi duyar gibiyim. Hemen kendimi savunup diyorum ki biraz sonra okuyacaklarınız tabiî ki ilk anda aklıma gelmedi, ben de o son sahnede oldukça duygulandım. Peki neydi bu son sahne ve ben bu sahnede ne görmüştüm?

     Aşk Tesadüfleri Sever filmini izleyen herkes filmin nasıl bittiğini anımsayacaktır; ama ben filmi izlemeyenler için son sahneleri tekrar hatırlatmak istiyorum. Filmdeki iki ana kahraman birbirlerine tam kavuşacakken erkek kahramanın kalp kasları oldukça zayıfladığından yeni bir kalbe ihtiyaç duyar. Yeni bir kalp bulunmadığı takdirde ölecektir. Tam bu esnada filmin kadın kahramanı trafik kazası geçirip hayatını kaybeder ve onun kalbi sevgilisi olan filmin erkek kahramanına takılır. Bu esnada Şebnem Ferah'ın seslendirdiği şarkı duyulur ve "bu garip bir veda olacak / çünkü aslında hep içimdesin" sözü esnasında sinema salonunda göz yaşları sel olur.

      Organ nakli konusunda ülkemiz ne yazık ki dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri. Bu konuda gerek Türk Organ Nakli Derneği gerekse hükümet yetkilileri her seferinde organ naklinin önemi vurguluyor. Ama ben şu ana kadar ülkemizde organ nakli konusunda hafızalara kazınan bir P&R ve reklam çalışması görmüş değilim.

     Ülkemizde yaklaşık 7 milyon kişi tarafından izlenen Aşk Tesadüfleri Sever'in bu tip çalışmaların başlangıcı olabileceğini düşünmekteyim hattâ bu konuda kendimce bir strateji bile geliştirdim. Stratejime göre, gerek P&R gerekse reklam çalışmalarının sloganı olarak "Bu garip bir veda olacak  çünkü aslında hep içimdesin" sözü kullanılabilinir. Ayrıca filmin yönetmeni olan Ömer Faruk Sorak reklam kökenli bir yönetmen olduğundan onun çekeceği ve başrollerinde filmin iki ana kahramanı olan Mehmet Günsür ve Belçim Erdoğan'ın oynadığı bir reklam filmi çekilebilir. 

     Bu tarzda bir P&R ve reklam çalışmasının çok etkili olacağını ve Türk halkının organ nakli konusundaki algısını üst seviyelere taşıyacağına fazlasıyla inanmaktayım.
    

KURUMSAL İLETİŞİM NEDİR?

    
     Şu ana kadar duyduğum en ilginç Kurumsal İletişim tanımı Kurumsal İletişim Derneği (KİD) Başkanı Suat Özyaprak'tan geldi: "Kurumsal iletişim disiplini öyle çok noktaya dokunuyor ki bir vücudun sinir uçları gibi bir kurumun organizasyonunun bütün sinir uçlarının bağlandığı yerdir. Bu sinir uçlarından gelen uyarıcıları, acıları, darbeleri, sıcaklıkları, soğuklukları da beyine iletmesi gereken organ."

     KİD ve kurumsal iletişim hakkında daha detaylı bilgi için bakınız: http://kid-tr.com/Default.aspx ve Marketing Türkiye 15 Mart 2011 tarihli Suat Özyaprak röportajı.

     

25 Mart 2011 Cuma

DÜNYANIN EN DEĞERLİ MARKASI

     Brand Finance tarafından hazırlanan "Dünyanın En Değerli 500 Markası 2011" listesinde Google 44.3 milyar dolar ile ikinci sıradan ilk sıraya yükselirken, Microsoft 42.8 milyar dolar ile beşinci sıradan ikinci sıraya çıktı. Dünyanın en değerli 500 markasının ilk 9'u ABD'den, 1'i ise İngiltere'den çıktı. İlk 10'a giren İngiliz şirketi Vodafone oldu. Listede Coca-Cola ise ilk kez ilk 10'un dışında kaldı.

Google  44.29 milyar Dolar
Microsoft  42.80 milyar Dolar
Wal-Mart  36.22 milyar Dolar
IBM  36.15 milyar Dolar
Vodafone  30.67 milyar Dolar
Bank of America  30.61 milyar Dolar
General Electric  30.50 milyar Dolar
Apple  29.54 milyar Dolar
Wells Fargo  28.94 milyar Dolar
AT&T  28.88 milyar Dolar


     Listede yer alan tek Türk markası ise 2,28 milyar dolarlık marka değeri ile İş Bankası oldu.

MAHKEME KARARI TERBİYECİSİ

     M. Serdar Kuzuloğlu'na aynen katılıyorum: Böyle yolları sevmiyorum ama yine de hatırlatayım; sansürlü sitelere makattan da girebilirsiniz: http://makat.org/