30 Ocak 2012 Pazartesi

ODAK NOKTASI

 
    
    Bir şirket, tüketicilerin zihninde bir kelimelik bir yer kapmayı başarabilirse çok büyük başarılar yakalayabilir. Al Ries ve Jack Trout'a göre, bu odak kuralıdır. Tek bir kavrama ya da kelimeye odaklanma sağlanarak tüketicinin zihnine kolayca girilebilir. Pazarlamadaki en faydalı feda hamlesidir bu.Pazarlamanın özü, odağı kısmaktır. Eğer her şeyin peşinden koşarsanız algı bölünmesi yaşanacağı için başarı şansınız da düşecektir.

     ABD'de 10 bin 700 şubesi olan Starbucks'un bira ve şarap satışına da başlamasını odak noktası açısından ele aldığımda bu stratejinin doğru bir strateji olduğunu düşünmüyorum. Zira Starbucks, tüm dünyanın algısında rahat, konforlu bir ortamda kaliteli kahve içme olarak yer bulmuşken bu algıyı sadece daha çok kazanmak için değiştirmeyi doğru bulmuyorum. Starbucks'un tüm dünyada artan kahve rekabeti sebebiyle satışların düştüğü, bazı mağazalarının kapatıldığını bilinen bir gerçek. Ancak CEO Schultz'un gelirleri artırmak için kahve temelli daha farklı yollar denemesini gerektiğinin şirkete uzun vadede daha fazla kazanç sağlayacağı fikrindeyim. Meselâ, ülkelere özel daha farklı kahveler sunmak gibi.

  Starsbucks'un kahve odağından çıkıp içki odağına yönelirken örnek aldığı McDonald's'ın kahvaltı uygulamasının da Starbucks için doğru olduğunu düşünmüyorum. Zira McDonald's'ın insanlarda oluşturduğu temel algı fast food. Dolayısıyla McDonald's'ın kahvaltı uygulaması da bu algının dışına çıkmıyor. Kimse McDonald's'a gidip uzun uzun kahvaltı etmiyor, aynı hamburger yer gibi kahvaltılığını alıp bir anda bunu tüketiyor. 

    Son olarak ülkemizin son zamanlarda bu tarz konularda ne denli muhafazakar bir çizgiye kaydığı düşünülürse Starbucks'larda içki satışının Türkiye'de eksik puan alacağını tahmin etmek de zor değil.

15 Ocak 2012 Pazar

7 MESELESİ

     

     Robert Cialdi İkna'nın Psikolojisi'nde 7 rakamının insan beyni için sihirli bir rakam olduğunu ve insanların en fazla 7'li kombinasyonlarını ezberleyebildiğini, 7'li olan her şeyin insan beyni için rahatlık demek olduğunu ifade eder.

     Digital dünyanın hayatımıza getirdiği "armut piş ağzıma düş" anlayışının geldiği boyut da sihirli 7 rakamıyla ilgili. İnternet dünyası üzerine yapılan araştırmalarda en fazla 7 satırlık yazıların okunabildiği ortaya konuluyor. Ben bu anlamda blog dünyasının da bir nevi evrim geçirmesini bekliyorum. Kendimi ele aldığımda son 3 aydır Twitter'a yazmaktan (@yasamlioglu) blogumla çok fazla ilgilenemez olduğumu görüyorum; yani gidişat belli.

     Genelde blogumdaki yazılarım uzun olur ama artık yeni trendlerle de ortaya konan 7 gerçeğine çok daha dikkat edeceğim. Serdar Kuzuloğlu'nun da dediği gibi bu çağın en güzel sloganı İncisözlüğe ait: "Özet geç piç"

2 Ocak 2012 Pazartesi

BURNUMA Bİ KOKU GELİYOR...

     2012'in ilk yazısı:)           

    "... Lüks bir otelde, süper bir yılbaşı partisindeydik. Etrafta birbirinden güzel kadınlar ve bir o kadar yakışıklı erkekler. Yeni yıla girmeye artık son 5 dakika, herkes dans pistinde toplanmaya başlıyor. Yerimizden kalkıp biz de dans pistine yaklaşıyoruz, piste geldiğim anda çok tanıdık bir koku etrafta. Beni alıyor yıllar öncesine götürüyor. Bir an duruyorum yerimde, afallıyorum. Tüm unuttuklarım, hatırlamak istemediklerim beynime hücum etmeye başlıyor...."

     Peki ne olmuştu bir anda? İletişimin duyusal zeminde algıyı kurgulaması için en güçlü göstergelerden biri olan kokunun gücü bana 2012 yılının ilk dakikalarında hoş geldin, ben de seni bekliyordum diyordu. Beni bu kadar istekle çağıran kokuyu ben de kıramayıp kendisini araştırmaya başladım.

    Özellikle son yıllarda pazarlama iletişimcileri augmented reality kavramı içinde sosyal paydaşlarının algılarını yönetebilmek için kokunun deneyimleme gücünden faydalanmaya başlamış durumdalar.

     Bu durumun en önemli örneklerini ise sinema dünyasında görmek mümkün. Zira 2011 yılında gösterime giren Spy Kids: All the Time in the World (Çılgın Çocuklar 4D)  hem üç boyutlu olması hem de kokuyu deneyimlemeyi barındırmasıyla gerek Türkiye'de gerekse dünyada koku destekli ilk sinema filmlerinden oldu. Film başlamadan önce üstünde rakam kodları bulunan kartlar izleyicilere dağıtıldı ve film sırasında görüntü üzerinde çıkan numara, kart üzerinde kazıldığında ilgili kokuya erişilmiş oldu. Özellikle çocukların çok ilgisini çeken uygulamanın detayları film öncesinde bir animasyonla anlatıldı.


     Geçtiğimiz ekim ayında Smellit adlı şirketin duyurduğu proje ise ilerde koku üzerine çok daha ciddi yatırımlar yapılacağını gösterir cinsten. Henüz geliştirilmekte olan 8 fanlı bir cihaz, entegre olarak çalıştığı sistemden gelen komuta göre içerdiği kapsülleri karıştırarak ortama koku salabiliyor. İçerdiği onlarca koku seçeneği arasında duman kokusu, yanmış benzin kokusu, çıplak vücut kokusu gibi kokular var.