3 Nisan 2011 Pazar

YİNE BAŞARISIZ İKİ SİGORTA REKLAMI

    
     Alaeddin'in sihirli lambasındaki cin hangi üç markanın reklamını değiştirmek istersin diye sorsa hiç düşünmeden Avea, TTNET'in Mümkünlü Köyü ve Sigorta şirketlerinin reklamları derim. Gerçi Avea'nın hakkını yemek istemem, "kol center" esprisiyle süsledikleri ve ezeli rakipleri Turkcell ve Vodafone'a fazlasıyla dokundurdukları son reklamları benim son 1 yıl içinde gördüğüm en zekice hazırlanmış, farklı konsepteki reklamlardan biriydi. Mümkünlü Köyü reklamlarında ise bir marka elinde Şener Şen ve Olgun Şimşek gibi müthiş iki oyuncu varken mizahi ancak bu kadar kötü, sıradan kullanabilir.

      Ancak sigorta şirketlerinin reklamları gerek Avea'yı gerekse Mümkünlü Köyü'nü kötü reklam olarak solda sıfır bırakacak gibi. Reklam aşamasında çok basit temel iki mantık vardır. Biri mesajın net olacak, ikincisi hedef kitlenin motivasyonu doğrultusunda hareket edilecek. Bu yazımda Ergo Sigorta ve Sompo Japon sigorta şirketlerinin son reklamlarını kısaca inceleyeceğim.

     Yukarıda paylaştığım iki reklam filminin mesajını anlayabilen var mı? Bu iki reklam filminin mesajını çevremdeki insanlara sorduğumda herkes farklı bir şey söyledi. Demek ki mesaj net değil. Peki sizce Ergo Sigorta'nın yukarıdaki reklamı sağlık sigortası için mi yapılmış bir reklam ya da yine aynı şirketin kapı zili temalı reklamı yangın sigortası için mi yapılmış? Ergo'nun son iki reklamı sizce ne tür sigortaları anlatmak için yapılmış? Bu da net değil.  En azından marka hangi sigorta türünü anlatmak istediğini reklamında belli etmeliydi. Buradaki atlanan nokta şu: Türk halkı reklam izlerken acaba bu reklam bana ne anlatıyor niye düşünmez. 10-15 saniyelik reklam içinde derdini anlattın anlattın yoksa bütün reklam yatırımın çöpe gider.

     Sompo Japon reklamında ise şirket reklamında Türkiye'ye girişini duyuruyor. Benim reklam mantığıma göre, bir reklam sadece ben bu ülkeye geldim, ben buradayım diye yapılmaz. Tabii ki ülkeye giriş yaptığını duyur; ama bunun yanında senin sektördeki diğer şirketlerden ne farkın olacak, tüketiciye ne vaat ediyorsun onu da duyur ki çektiğin reklama değsin.

     Son olarak Türkiye'deki hiçbir sigorta şirketinin tüketici motivasyonuna paralel reklam yaptığını da düşünmüyorum. Aslında gerek Türkiye'de gerekse dünyadaki gelişmelerin reklama ya da P&R'a en iyi aktarılabileceği sektör sigorta. Japonya'daki deprem, tsunami ve yangın felaketlerinden sonra herkesin motivasyonu ister istemez bu felaketlere yöneldi. Ancak belki de Dask ve yangın poliçelerinin en çok satılabileceği zamanı sigorta şirketleri reklam ve P&R'sız bomboş geçiriyorlar.

2 Nisan 2011 Cumartesi

YILIN SEÇİLMİŞ ÜRÜNÜ ARTIK TÜRKİYE'DE




     Yurt dışına her çıktığımda süper marketlerde bazı ürünlerinin üzerinde Türkçesi "Yılın Seçilmiş Ürünü" olan logolar görürdüm. Bunları ilk gördüğümde pek bir anlam verememiştim. Daha sonra bu logoların ne anlama geldiğini o ülkede yaşayanlara sorduğumda "Yılın Seçilmiş Ürünü" logosunu üzerinde barındırmanın o ürün ve marka için inanılmaz bir prestij kaynağı olarak görüldüğünü öğrenip Türkiye'de niçin böyle bir uygulamanın olmadığını şaşkınlık içinde düşünmüştüm. Ama Marketing Türkiye'nin 15 Mart 2011 tarihli sayısında yer alan habere göre, bu uygulama 2011 yılı itibariyle Türkiye'de de başlamış durumda.

     Peki "Yılın Seçilmiş Ürünü" olmak ne demektir, nasıl belirlenir, markaya katkıları ne olabilir?

     "Yılın Seçilmiş Ürünü" FMCG sektöründe yenilikçi ürünlerin en iyilerini ödüllendiren büyük bir referans kaynağı. 1987 yılında ilk olarak lanse edildiği Fransa'da tüketiciler arasında yüzde 94, İtalya'da ve İngiltere'de 5 yıl içinde yüzde 60 farkındalık elde etmiştir. Yılın Seçilmiş Ürünü'nü kazananların genel olarak satışlarının yüzde 10 - yüzde 15 ortalamayla yüzde 120'ya kadar artığını da söylemek mümkün.

     "Yılın Seçilmiş Ürünü" değerlendirmesinde inovasyonu tasarım, işlev, ambalaj, teknoloji veya formülde bir değişiklik olarak tanımlamak mümkün. Yılın Seçilmiş Ürünü'nün hedefi yeniliğe önem veren, inovasyon yapan markaların ürünlerini ön plana çıkararak tüketicilerin yenilikçi ürünleri hızla fark etmesine yardım olmak. Bu ödülün  kazanılmasından sonra ise  markaların pazarlama ve iletişim stratejilerini olumlu etkileyecek bir dönem başlamakta. "Yılın Seçilmiş Ürünü" olarak belirlenen ürünler, 12 ay süreyle ambalajları üzerinde, promosyonlarında, reklamlarında ve tüm tanıtım faaliyetlerinde "Yılın Seçilmiş Ürünü" logosunu taşımaya hak kazanıyor.

     Yarışmanın 2011 Türkiye etabında yer alan bütün ürünler, uluslararası pazar araştırma şirketi TNS aracılığıyla ülke genelinde 17 ilde 4 bin 8 tüketiciye ulaşılarak derinlemesine yüz yüze görüşme tekniği kullanılıp belirlenmiş. Herhangi bir jürinin değil doğrudan tüketicinin fikirlerine başvurulmasının nedeni ise gayet mantıklı: Tüketiciler kendi iradeleriyle seçtikleri ürünleri market raflarında "Yılın Seçilmiş Ürünü" logosuyla birlikte görerek ürüne olan güvenlerini bir kat daha pekiştirebilirler. Ayrıca tüketiciler genelde diğer tüketicilerinin fikirlerine güven duyduklarından ürünün satışları da ciddi şekilde artabilmekte.

     2011 yılınının "Yılın Seçilmiş Ürün"leri ise şunlar:

     Gazsız içecekler kategorisi: Doğadan Buzlu Bitki ve Meyve Çayı
     Ev tüketim ürünleri kategorisi: Selpak 1- Yaprak
     Çikolata & Cips kategorisi: Patos Rolls
     Haşere Kovucu kategorisi: Detan Portatif Sinekkovan
     Şampuan kategorisi: L'oreal İpek Koparak Dökülmelere Karşı Keratin İçerikli
     Bebeb Beslenmesi kategorisi: Bebelac Junior Devam Sütü[1]
    

[1] Marketing Türkiye 15 Mart 2011 tarihli sayısı, s. 88-90.